Seni kliniğe kapatacağız.

Herkese merhaba. Bir gün bu mücadeleyi başaranlardan biri olacağıma, burada yazan kişiler kadar şanslı olabileceğime inanmazdım. Ama başardım kız kardeşlerim! Kendimi buluyor, özgürlüğüme kavuşuyorum. Benim hikayem de buradaki birçok kişinin hikayesine benziyor. Muhafazakar bir ailede yetişen ve bir gün kapanacağını bilen bir kız…

Ablam liseye geçerken kendi isteğiyle kapanmıştı ve bana ‘örnek’ gösterilen ilk kişiydi. Anne, baba, abla ve herkes bir gün kapanacağımı belli ederek konuşuyorlardı. Sadece onlarla kalsa neyse… Tüm ailenin benim üzerimde söz hakkı vardı. Aslında bütün ailenin bütün kızlar üzerinde söz hakkı vardı. Öyle ya da böyle herkes kapanacak!

18 yaşındayken üniversiteye başlamadan hemen önce kapandım. Sözde kendi isteğimle olan bu kapanma, aslında bana dayattıkları mecburiyetten kaynaklanıyordu. Olacak olan oldu ve ben kapandım. Ben de ailem de çok iyi biliyorduk ki açılmam artık söz konusu olamazdı. İlk başlarda açılma düşüncelerim yoktu, hayatım normal şeklinde seyrediyordu ve ben buna alışmıştım. Ancak üniversite başlangıcından kısa bir süre sonra depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi sorunlar yaşamaya başladım. Uyuyamıyordum, dışarı çıkmıyordum, sürekli mutsuzdum. Aylar bu şekilde geçti. 2020’nin başından beri ise açılma düşünceleri aklıma gelmeye başladı. “Vesvesedir” dedim, aklıma getirmemeye çalıştım; olmadı. “İstesen bile açamayacaksın, boşuna hayal kurma” dedim kendime ama bu düşünce aklımdan hiç çıkmıyordu.

Mart ayından beri psikiyatrik ilaçlar kullanıyorum. Onlar sayesinde uyuyorum ve onlar sayesinde sakin kalabiliyorum. Artık bir şey yapmak bana zevk vermez oldu; en sevdiğim şeylerden, en sevdiğim kişilerden uzaklaştım. Geçen hafta çarşamba günü, psikiyatri randevum öncesi, anneme söylemeye karar verdim. Konuşmadan önceki gece ilaca rağmen gözüme uyku girmedi. Sabah midem bulandı, elim ayağım titredi ve en sonunda anneme söyledim. Başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Olayı algılayamadı, dondu kaldı. “Açılacaksan neden kapandın? Biz seni zorla mı kapattık? Hadi beni geçtim ama baban bunu kaldıramaz, git psikiyatristle konuş” dedi. Anneme mutsuz olduğumu, yapamadığımı ve bunun psikiyatristlik bir durum olmadığını söyledim ama annemin algıları çoktan kapanmıştı. İçeri geçip yattı. Ben de evden çıktım ve doktora gittim, doktor ilacımın dozunu yükseltti. Eve geldiğimde annem ablama durumu anlatmıştı ve ikisi de yüzüme bakmıyordu. Annem ablama namaz kılıp kılmadığımı sordu, ablam da “İnanmayan adam namaz mı kılacak?” dedi. Annem yanıma geldi, “Din değiştirdiysen onu da söyle” dedi ve sonra gitti. Mutsuz ve çaresizdim.

Ertesi gün annem ve ablam yanıma geldi. Annem babama kararımı ne zaman söyleyeceğimi sordu, cevap vermedim. “Sen kararını söyle, ben de kararımı söyleyeceğim” dedi. Kararı memlekete taşınmakmış! “Ben hiçbir yere gitmiyorum” dedim, “Mecbur geleceksin” dedi. Annemle ablam karşıma geçip ağza alınmayacak laflar söylediler. O an kendime sadece şunu dedim; “Özgür olacağım diye elindeki özgürlükten de oldun, her şeyi berbat ettin”. Ablam “Keşke ölsen de kurtulsak” dedi. Bana “Sen normal değilsin, delisin, seni kliniğe kapatacağız” dediler, ağlamaktan kendime gelemedim. Savunmasız ve tek başımaydım. Durmaksızın saatlerce bana laflar söyleyip gittiler. Akşam olduğunda evde kimse yokken yanıma geldi. “Sakince konuşalım” dedi. Bana depresyonumun nedenini sordu, “Benimle konuşabilirsin, her şeyini anlatabilirsin, yeter ki bana yalan söyleme” dedi. Erkek arkadaşım olduğunu söyledim, hiçbir şey demedi. Sabahki kişi ve o zamanki kişi aynı kişi değildi sanki. Ertesi gün annem ablamla beni barıştırmaya çalıştı ve onlar bana bir adım attıysa ben onlara koştum. Annem açılma olayını tekrar düşünmemi, babamın bu durumu kaldıramayacağını söyledi. Ne var ki bu anlayışlı tablo yalnızca bir veya iki gün sürdü. Annemler bana aynı şekilde davranmaya ve benimle konuşmamaya başladılar. İki gün annemin kuzeninde kaldım ve annemlerle konuşmadım. Annemle kuzeni sürekli telefonda görüştü ve annem bana karşı çok net şeyler söylüyordu. Bana asla güvenmediğini, artık ondan bir samimiyet beklemememi, ondan izin almamamı veya ondan bir şey istemememi söylüyordu. Memlekete gitmek konusunda blöf yapmadığını, beni burada yurda yerleştirip kendisinin gideceğini söyledi.

Perşembe günü eve döndüm ve annemler benimle yine hiç konuşmadı. Ertesi gün babamla konuşmaya karar verdim. Evde hiç huzur kalmamıştı. Annem sürekli ağlıyor ve dertli dertli geziyordu. Babam çok mutsuz olduğumu ve evde bir sıkıntı olduğunu anlamıştı. “Bugün bu iş bitecek” dedim kendime ve babama onunla konuşmak istediğimi söyledim. Babama önce ruh halimin ne kadar kötü olduğundan bahsettim ve de artık kapalılığı yapamadığımı söyledim. Babam asla tahmin etmeyeceğim şekilde yumuşak davrandı bana. Bunun hiç önemli olmadığını, önemli olanın benim sağlığım olduğunu, eğer bu durum beni mutsuz ediyorsa izin verdiğini söyledi. Ve umutsuzluğum birden umuda dönüştü. Annemle ablam yanımıza geldi ve annem yine oldukça huzursuzdu. Onunla tekrar konuştuk ve kavga etmeye başladık, tabii ki ben yine ağlamaya başladım. Babam sinirlendi ve benim annemle konuşmamamı, bizim birbirimizi anlamadığımızı söyledi. Bana destek çıkması beni o kadar mutlu etmişti ki… Annemle sarıldık, her şeyi hallettik. Çok yakın bir aile dostumuzun düğünü için istediğim elbiseye bakmamı söyledi. Gece gerçek olamayacak kadar güzel geçti.

Bugün öğlen anneme, arkadaşıma gideceğimi söyledim ve hazırlandım. Evden çıkmadan baktım ki annem ağlıyor. Bana bir şey demedi, tersledi ve beni gönderdi. Ben de boynu büyük dışarı çıktım ve saçımı özgürlüğe savurdum. Tişört giymenin değişik ruh hali içindeydim. Az önce eve geldim ve suratlar hala asık ama ben umutluyum. Bugün alışamazlarsa haftaya, haftaya olmazsa bir sonraki ay alışacaklar. Ve ben herkese kulak tıkayacağım.

Güneşli günler bizim kız kardeşlerim. Yeter ki biraz cesaret. Konuşmaktan korkmayın, olacaklardan korkmayın. İçinizde bir yerlerde cesaret saklı ve o ışığı bulun. Eğer “Asla kabul etmezler” diye söylememiş olsaydım bugün yine şalımı yapıp çıkmış olacaktım ama ben saçımı savurup çıktım. Biraz inanç, biraz da sabır. Bu günler geçecek. Güzel günler gelecek.

(Görsel: Gonzalo Martínez Moreno)

Comments (9)

  1. tebrik ederim, o kadar mutlu oldum ki. güzel günler hep senin olsun, sevgiler <3

  2. okurken ağladım sanırım. o kadar sevindim ki babanın destek çıkmasına ve başarabilmiş olmana. pes etmeyin kızlarım, hepimiz birgün başaracağız!?

  3. Tebrik ederim canım kusura bakma ama annen ve ablan çok cahil düşünceliymis açılınca dinden mi cikmis oluyosun benim annem kız kardeşim açık ve annem her gün kuran okur cahil düşünceler iste

  4. tebrik ediyorum, çok cesursun. umarım tüm hayatın mutlu geçer, ailenle sıkıntıların en kısa zamanda biter. bir gün ben de buraya başarı hikayemi yazacağım ve o gün çok yakın, hissediyorum 🙂

  5. ne yazık ki benim evimde ne annem ne babam ne de ablam anlayışlı.babamdan dayak yedim hala kapalıyım bu konuyu açarsam eğer okutmayacak beni.çok şanslısın baban anlayışla karşılamış.

    • ayse gül

      okutmama gibi bi hakkı yok polisi ararsan seni alıp okuluna geri götürüler hiç korkma babanın seni okuldan almasına

  6. Gözlerim dolu dolu okudum, örtümü çıkardığım gün ve önceki gece geldi gözlerimin önüne.. Umarım hayat yüzüne hep güler, umarım yolun açık ve aydınlık olur, kendine çok iyi bak?

    • Çok teşekkür ederim 🙂 tüm iyilikler seninle olsun sen de kendine çok iyi bak

  7. Hepinize güzel düşüncelerinizden dolayı çok teşekkür ederim. Umarım sizin de kendi hikayenizi kendinizin yazdığı gün gelecek. Hepinize hayatınızda güzellikler diliyorum. Başarı hikayelerinizi duymak için sabırsızlanıyorum. Eğer konuşmak isterseniz instagram adım beyza.zorlu_

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir