Kapandığımda da açıldığımda da tepki aldım ama kendim olmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim.

Bu konuyu daha önce kimseye açmadım; kendim neyi nasıl istiyorsam, kimseye danışmadan öyle yaşadım ama şimdi buradaki insanlara bir şeyler aktarmak niyetindeyim.

Baba tarafım çok baskıcıydı ve onun ailesindeki kızların hepsi kapalıydı. Kuzenlerimi zorla kapatmalarını onlardan dinliyordum ve bu bana çok saçma geliyordu. Onların tam tersi şekilde babam benim üzerimde bir baskı kurmazdı. Zaten çok yoğun çalışıyordu ve ilgisiz bir ailede büyüyordum; bu nedenle hayatıma karışmaları pek de söz konusu değildi. Yaşadığım ilçede açık giyindiğinizde herkes size bakar ve laf atardı. Bundan dolayı giyim tarzımla alakalı birkaç kere babamdan uyarı aldığımı hatırlıyorum. Ama hiçbir zaman kendimden ödün vermedim ve istediğim kadar açık giyindim. Her şeye başkaldırabilecek kadar cesur bir kızdım. İnsanların hayatımda söz sahibi olmalarına izin vermedim. Fakat her gün okula giderken ya da aslında genel olarak dışarı çıktığımda atılan laflar ve yaşadığım tacizler, insanların beni ‘farklı’ görmeleri artık ruh sağlığımı çok fazla etkilemeye başlamıştı. Başka başka erkekler tarafından sürekli takip ediliyordum. Bunun aşk değil taciz olduğunu ancak bu yaşa geldiğimde düşünmeye başladım ve erkeklere güvenim kalmadı. Çünkü beni gerçekten çok etkiliyorlardı. Dini inancım yoktu, ailemden de bu konuda hiçbir bilgi almamıştım zaten. Hatta dua etme isteği duyduğumda mezarlıklara gidip ölülerden yardım istiyordum. Haram, helal; bunların hepsinden bihaberdim. 16 yaşıma geldiğimde o cesaretimi artık yavaş yavaş kaybediyordum. Okul eteğimi falan da uzatmıştım artık. Ama peşime takılanlar, yazanlar yine eksik olmuyordu. Dini bir arayışa da girmiştim. Allah var mı yok mu, neden namaz kılınıyor, neden oruç tutuluyor? Bunları düşünmekten uyuyamıyordum.

Bu cesaretimi kaybetmemin ve dini düşüncelere kapılmamın sebebinin de erkek arkadaşım olduğunu düşünüyorum. Beni sürekli aşağılaması ve ‘Kapan, kapan’ diyerek yaptığı baskılarla 1 yıl geçirdim. İlk kez birkaç tesettürlü arkadaş edindim o sıralar. Onların tesettürü anlatışı, samimiyeti beni çok etkiledi. Baba tarafımda açık olan tek kız da bendim. Araştırdım, videolar izledim ve tesettüre girme kararı verdim. Bunu annemle paylaştığımda ‘Yaşın çok küçük, yapma’ diye ısrarla karşı çıktı. Ama ben bir karar almıştım. İnandığım ve erkeklerin bana yanaşmaması için çözüm olarak bulduğum şeyi eninde sonunda zaten yapacaksam hemen yapmalıydım. Bir sabah okula giderken kafamı kapatacak ve ‘Ben buyum’ diyecektim. O sabah annem yapmamamı söylese de ben yaptım. Okula gittiğimde hocalarım da dahil herkes benimle dalga geçti. Hani kapandığınızda herkes size bakıyormuş gibi hissedersiniz ya, öyle değildi; cidden herkes bana bakıyordu. ‘Bu kapandıysa bizim de kapanmamız lazım’, ‘Bir de renkli eşarp takmış, dikkat çekmeye çalışıyor’, ‘Saçın mı yandı, kel mi kaldın’ diyen öğrencilerden; ‘Dersimiz din kültürü mü?’ diyen hocalara kadar birçok farklı insandan tepki aldım. 3 yaşımdan beri en yakın olan arkadaşımla ben kapandığım için arkadaşlığımızı bitirdik. Benim için çok zorlu bir süreçti ve hiç kıyafetim yoktu. Az uzun bir etek, tek bir elbise; hiçbir şey.

3-4 ay geçtikten sonra bunlara dayanamamaya başladım ama kimsenin dediğine gelmek de istemiyordum. 1 sene geçtikten sonra dini tekrar sorgulamaya ve Allah’ın varlığından şüphe etmeye başladım. Beynim patlarcasına düşünüyordum. En sonunda açılmak istediğime gerçekten karar verdim. Ama bunu yaşadığım ilçede yapmak istemiyordum. Bu sene üniversiteye başladım ve bu kararımı aileme yarıyıl tatilinde açtım. “Kendi hayatın, nasıl istiyorsan öyle yap” dedi annem sonunda. Babamla hiç konuşmadım, beni direkt açık gördü ve hiçbir şey söylemedi. Yaşadığım ilçedeki insanlar hala bu konuda bana mesaj atıyor ve beni sıkıyorlar. Üniversitede hiçbir tepki almadım. Yaşadığım yerde mutlu ve özgür olamıyorum ama üniversitede ben gerçekten kendimi buldum. Özgüvenim geri geldi. Kapandığımda da açıldığımda da tepki aldım ama kendim olmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim.

Sizin kendi duygularınız hiçbir şeyden önemli değil. Bu hayat sizin hayatınız, onu siz yaşıyorsunuz. Din, duygu, düşünce; bunların hepsi size ait, onları kimseye kaptırmayın. Kendiniz olma yolunda cesur olun. Erkek arkadaşınız, aileniz ya da arkadaş çevreniz; kimse sizin mutluluğunuzun gerçek sahibi değil. Sizin duygularınıza ve düşüncelerinize devamlı olarak destek çıkmayacak bir erkekle bir ilişkiye asla devam etmeyin. Bazılarınızın ailesi çok sert olabilir, bekleyin ve kendi hayatınızı kurmakta cesur olun. Bir de unutmayın; gerçek dostlar, kendiniz olmanız konusunda size sonsuz özgürlük veren kişilerdir. Gerçek sevgi bu demektir; bir insanın kendisi olabilmesine izin vermek. Ruhunuzu kimseye emanet etmeyin. Her daim mutluluğunuzu ve özgürlüğünüzü kovalayabilmeniz dileğiyle…

(Görsel: Alessandro Gottardo)

Comments (2)

  1. Ne güzel bir başarı hikayesi.. Yolun açık ve aydınlık olsun!

  2. Hikayen gerçekten de umut verici… Böyle başarı hikayeleri okumak çok güzel. Yazdıkların için teşekkürler, yolun açık olsun ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir