Doğduğum günden itibaren bir cemaatin içerisindeydim.

Merhaba, ben 19 yaşında genç bir kızım. Doğduğum günden itibaren bir cemaatin içerisindeydim. Haftada birkaç gün olmak üzere annem beni cemaat derslerine götürürdü. 4 yaşında verildiğim cemaat anaokulunda Kuran ve din öğreniyordum. İlkokula geldiğimde cemaat derslerine kendi yaşıtlarımla katıldım. Bunlar haftada bir gün oluyordu. Her gün beş vakit namazı kılmak zorundaydım. Bize çizelge veriyor, kıldığımız namazları işaretlememizi istiyor ve hepsini kılmamızı bekliyorlardı. 9 yaşından sonra yazları üç ay boyunca düzenli Kuran kursuna gitmeye başladım. Günde 3 saat kadar oluyordu, ezber yapıyor ve namaz kılıyorduk.


Dördüncü sınıfa geldiğimde yani henüz 10 yaşında iken başımı kapamamı istediler. Başta biraz diretsem de o zamanlar önemli olduğunu düşünmemiştim. 11 yaşında ailemle umreye gittim. Bir ay boyunca Mekke ve Medine’de uzun süren tavaflar ve ibadetler yaptık. Liseye geldiğimde lise tercihlerimi benim için dayım yaptı. Gittiğim okul İmam Hatip kız lisesiydi. İkinci sınıfa geldiğimde artık İslamiyet hakkında her şeyi biliyordum. Hafızlık yapmıştım, tefsir ve Arapça dersleri alıyordum. Yaklaşık 7 yıldır başım kapalıydı, namaz kılıyor ve oruç tutuyordum. Fakat dinin baskılarından çok sıkılmıştım.


Bir erkekle ilişkim olduğu için kendimi kirlenmiş ve ölümü hak eden biri olarak görüyordum… Her gün ölmek istiyor ve intihar etmeyi araştırıyordum. Bir gün babam bunu öğrendi ve beni saatlerce dövdü. Okuldan kaydımı aldığını ve odamdan çıkmayacağımı söyledi. Bunlar olduğunda 16 yaşındaydım. Çocukluğundan beri iki kütüphane bitirmiş, bilim meraklısı ve okumak için sabırsızlanan bir kızdım. Asla düzgün bir eğitim alamamıştım ve elimde olan kıytırık İmam Hatip de artık yoktu. Dünyam başıma yıkıldı.


Aradan aylar geçti. Nasıl geçtiğini bilmiyorum, gün boyu duvara bakıp düşünürdüm. Cemaat anaokuluna servisle giden çocuklara eşlik etmeye başladım. İlk defa elime para geçiyordu. (Babam çoğu ihtiyacımı karşılamazdı ve verdiği para kantinden bir iki poğaça almaya yeterdi.) Kazandığım para bir haftalık kahve parasıydı sadece. Başka bir okulun ilanını görüp başvurdum. Serviste eşlik ettiğim çocuklar özel bir koleje gidiyorlardı, üç dört dil öğreniyorlardı ve hatta aralarında yüksek zekalı çocuklar bile vardı. Henüz 17’me giriyordum. Onlara çok imreniyor, o okulda olmak için can atıyordum. Başörtüme baktıklarında utancımdan yerin dibine giriyor, için için “Ben bunu takmak istemiyorum sizin gibi olmak istiyorum” diyordum.


Bir kafeye başvurdum ve komi olarak kabul edildim. Babamla bir yıldır evde hiç konuşmuyorduk. O işi duyduğunda ‘Erkeklere hizmet mi edeceksin’ diye sormuştu annem. Ertesi gün işe gitmek istediğimde evin kapısı kilitliydi. Anahtarı annemin çantasından aldım ve gizlice gittim. Aradan aylar geçti, bir gün babam benden özür diledi ve aramız limoni seviyesine yükselebildi.


17 yaşındaydım. Güzel sanatlarda okumak istiyor ve atölyeye gidiyordum. Herkes çok kültürlüydü. Ben yobaz gibi görülüp dışlanıyordum. Onlarla aynı düşünceleri paylaştığımı söylemek ve o başörtüsüyle alakam olmadığını haykırmak istiyordum. Her gün eve döndüğümde ağlıyordum. Bir gün dönerken bindiğim otobüste atölyeden hoşlandığım bir çocuk yanıma oturmadı, beni görüp görmemiş gibi yaparak. O gece babamla konuştum. Türlü yalanlar uydurdum, artık takamayacağımı söyledim. Hayatımın en zor dakikalarıydı, beynim un ufak olmuştu.


O günden sonra hayatım güzelleşti. Hala babamdan bir kuruş almadan çalışıyorum. Zamanla istediklerimi giymeyi biraz daha başardım. 19 yaşındayım, hala kazandığım parayı biriktirip okula gitmek istiyorum. Biliyorum ki İslamiyet iğrenç bir terör. Kadınların üzerine kurulmuş kan dondurucu bir hükümet. Tüm Müslümanların ne olduğunu biliyorum, birçoğundan nefret ediyorum. Ben Arap’ına kadar bu dini gördüm, halifelerine kadar ezberledim. Yıllardır ateistim, bir an bile kararımı sorgulamadım. Her gün saçlarım rüzgarda özgürce sallanıyor diye mutlu olabiliyorum.

(Görsel: Samer Fouad)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir