Okulda özgür olduğum için çok mutluydum.

Hikâyem biraz karmaşık. Hem haksızlığa uğradığımı düşünüyorum, hem de bu haksızlığa uğradığıma şükrediyorum. Çünkü yıllarımı alsa ve benden yaşayacağım güzel şeyleri çalmış olsa da kattığı güzel şeyler de var. Sinirli ve tepkili olduğum zamanlar da oldu ancak zaman geçtikçe insan geçmişiyle barışıyor.

Daha 5. sınıfın yaz tatilindeyken dayımın yönlendirmesiyle bir etüt merkeziyle tanıştım. Sınavına girdim, burs kazandım ama en son sıradan; hatta yedeklerden. SBS sınavına hazırlanmamız gerekiyordu o zamanlar. Babam eğitimimize çok önem verse de beni etüt merkezine gönderecek durumu yoktu. Yani burası tek çaremdi. Ama aşırı dindar bir kurumdu. Daha çocuk yaştaki insanların sınıfları kız-erkek diye ayrılıyordu. Her hafta katılmamız gereken dini programlar oluyordu. Katılmayan burslu öğrenciler eğitim bursu almaya devam edemiyordu. Ama sınıf geçtikçe fark ettim ki istekleri gittikçe artıyordu. Önceleri haftada bir üst katta yapılan dini konuşmalar yaz tatillerinde iki hafta zorunlu kampa dönüşmüştü. 6. sınıfın sonunda sınavda çok iyi bir derece yaptım. Hep başarılı olmak istiyordum. Bu yüzden buraya daha çok zorunlu hissettim. O yaz yaptıkları dini kampa katıldım. Kamp eğitim gördüğümüz yerde oluyordu. Kamp süresince başörtülü gelmemizi istediler bizden. Zaten orada Kuran okuyorduk, namaz kılıyorduk; bir şekilde kapatıyorduk yani başımızı. Yolda da kapalı olsa ne fark eder ki, diye düşündüm. Kursa öyle gelmeye başladım. Sonra kurs bitti. Etütlerimizin başladığı gün kursa başım açık gittim ve öğretmenim ‘Sen açıldın mı hemen’ dedi. Etrafıma baktım, kursa kapalı gelen herkes bugün de kapalı gelmişti. Çok utandım o an. Ertesi gün kapalı gittim kursa. Okuldan sonra eve gelir, başımı kapatır ve etüt merkezine giderdim. Evdeki kimseye bunu anlatamamıştım çünkü kimseyle yakınlık kuramıyordum ve bana bu konuda yardımcı olabilecek insanlar değildi; yaz tatilinde bir arkadaşımın kapandığını gören babam, onun yanında bana ‘Senden daha güzel gözüküyor, bakıp örnek alsana’ gibi şeyler söylemişti. Yani ben de o zamanlar rahatsız olmuyordum çünkü dünyam derslerden ve ailemden ibaretti. Sonra iyi bir liseye gittim. Okulda benim dönemimden 250 kişi vardı ama 3 kişi kapalıydık sadece. O kadar yalnız ve kompleksli hissediyordum ki.

Okula kapalı gelip lavaboda başımızı açıyorduk, çıkarken tekrar kapıyorduk. Sınıftaki arkadaşlarımdan biri hem bakımsız hem kapalı olduğum için benimle alay ediyordu. Sonra bu durumu bir öğretmenimle konuştum, hallettik. Okula gelirken süslenip püsleniyordum. İçten içe okulda özgür olduğum için çok mutluydum. Sonra biz 11. sınıftayken başörtü serbestliği geldi okula. İlk gün okula başımızı açıp girmiştik. Sonra öğrenince lavaboda başımızı kapamıştık. O kadar aciz o kadar rezil hissediyordum ki. Ne gerek vardı yani bu duruma. Bu kadar önemli mı diye düşündüm iki üç saç parçası.

Ha açık ha kapalı size ne diye isyan ediyordum içimden. Ama bunu kimseyle paylaşamıyordum. Lise yıllarım da geçti. İyi bir bölüm kazandım ve üniversiteye geldim. Çoğunluğu kapalı olan bir arkadaş grubunda takılıyordum. Hepsi namaz da kılıyordu. Ben kılmıyordum. Açık olan arkadaşlarım bile kılıyordu. Herkes bana neden diye soruyordu. Neden neden neden.. Daha kendime bile itiraf edemediğim bir şeyi onlara tabii ki söyleyemezdim. Allah’a olan inancım zayıflamıştı. Sonra daha çok araştırmaya, sorgulamaya başladım. Önceden namaz kılmadan da Ramazan oruçlarımı tutuyordum. Artık bu göstermelik Müslümanlıktan sıkıldım, dedim birden bire kendime. Ya tam manasıyla Müslüman olacaktım ya da bu oyuna bir son verecektim. Tefsir kitapları okudum. Her yönden hocanın sohbetlerini dinledim. Kesinlikle bana göre değildi bu. Kadınların başını kapatıp gezmek zorunda olduğu, erkeklere gerekirse dayak atma özgürlüğünün verildiği, birbirini seven aynı cinsiyetteki masum insanları lanetleyen ama bir yandan da erkeklere birden çok kadınla evlilik yapma izni veren, cinselliğin kırbaçla cezalandırıldığı bir din bana çok ama çok mantıksız geliyordu. Yaratıcıya inanıyorum ama dinlerin tamamen uydurma olduğunu düşünüyorum. Velhasıl geçen yıl açıldım. Ailem çok şaşırdı. Çünkü iyi oynuyordum. Babamdan bir tepki görmesem de annem ağladı ilk bir iki gün. Onun bu tepkisini de çok insani buluyorum. İnsan etrafındaki hiç tanımadığı insanlarla bile çoğu zaman aynı fikirde olmak istiyor. Kendi fikrine bir ikna çabası güdüyor her zaman. Kaldı ki ben onun kızıyım.

İlk hafta geçtikten sonra her şey rayına oturdu. O zaman bunu aklımdan bile geçirmeye çekindiğim günler geldi aklıma. Çok yıpratmıştım kendimi. Net olmak ve kendine güvenmek her şeyi çözecekken bu arafta oyalanıp durmuşum. Olacaklardan çekinerek ve insanlar ne der diyerek kendime ihanet etmişim. Bunu kendime borçluymuşum meğer. O dışarı ilk açık çıktığım gün. Bu benim dedim işte. Benim. Hanımlar ister kapanmak isteyin ister açılmak. Bunu kimse için ertelemeyin, kendinizi kandırmaya çalışmayın, içinizdeki sesi susturmayın ne olur. Kendiniz olun, bundan çekinmeyin. Kendimce hikâyemi anlattım size. Umarım bir kişi bile olsa birine ışık olur.

(Görsel: Heikala)

Comments (3)

  1. Nesibe şenatlı

    Müslümanların dini ile bizi yaratan Allah’ın kulları için tercih ettiği din olan islam aynı din değil. Müntesiplerin dinine islam demek,kuranı hiç bilmemek olduğu gibi,Müslümanların dinine kızıp islamdan uzaklaşmak,asıl insanın kendine zarar vermesidir ve bir tuzaktır.tercihlerimiz akibetimizde belirleyicidir ama yaşayacağımız yerdedünyadannşka bir yer değilse dünya da Allah’a ait.onun belirlediği sınırlara uymak insan iradesine bırakılmış ama sonuç Allah’ın dediği gibi olacak. Allahın kitabında bildirdiği islama uyulmadılar sadece savrulma yaşanacak ve hiç bir şey huzur veremeyecektir. Çünkü tüm insanlar için geçerli olan bir hakikat var:kalpler sadece Allah’ın zikri/kitabı/dimi olan islam ile sükun bulabilir(13.28)vesselam

    • Nesibe Şenatlı,
      Bana Kuran ı Kerimin homoseksüelliği lanetlemediğini, Nur suresinde erkeklere kadınlara tokat atma özgürlüğünün verilmediğini, sizin zina bizim aşk dediğimiz iki insanın özgürce sevişmesinin cezasının kırbaçlanma olmadığını, erkeklerin birden çok kadınla evlilik yapma izni olmadığını hatta bizzat dininizin temsilcisi Muhammed’in çok eşli olmadığını söyleyebilir misin? Kendinizi kandırmayın. İnandığım din evet bu diyin biz de böyle kabul edelim. Her şeyi kılıfına uydurmaya çalışmayın, ayetleri eğip büküp yumuşatmaya çalışmayın.

  2. Bana Kuran ı Kerimin homoseksüelliği lanetlemediğini, Nur suresinde erkeklere kadınlara tokat atma özgürlüğünün verilmediğini, sizin zina bizim aşk dediğimiz iki insanın özgürce sevişmesinin cezasının kırbaçlanma olmadığını, erkeklerin birden çok kadınla evlilik yapma izni olmadığını hatta bizzat dininizin temsilcisi Muhammed’in çok eşli olmadığını söyleyebilir misin? Kendinizi kandırmayın. İnandığım din evet bu diyin biz de böyle kabul edelim. Her şeyi kılıfına uydurmaya çalışmayın, ayetleri eğip büküp yumuşatmaya çalışmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir