Annem giymek istediğim şeyi giymemi söylerdi, çünkü o yapamamıştı ve içinde kalmıştı.

Merhaba. Ben 23 yaşında, üniversiteyi bitirmiş ve kendi ayakları üzerinde durabilen, maddi gücünü kazanmış biriyim. Burada benim gibi insanların olduğunu görünce ve paylaşılanları okuyunca ben de yazmak istedim.

Ben kısmen muhafazakâr denilebilecek bir ailede büyüdüm. Ortaokul ve lise çağlarımda yaz zamanlarında Kuran kurslarına gönderildim ama son zamanlarda gitmek istemiyor, hep kaçıyordum. Kaçıyor, dışarıda vakit geçirip kurs vakti bitince de kurstan dönüyor gibi eve geliyordum. Hatta annemin çalıştığı yaz tatillerinde hiç gitmiyordum. Ortaokula geçtikten sonra uzun kollular ve pantolonun üzerine daha uzun şeyler giymem için babam tarafından uyarıldım. Annem kendi zamanında benim gibi zorlandığı için bir şey demiyordu. Kendi isteğimle olmasını diliyordu. Liseye başlayınca babam kapanmam için ısrar etmeye başlayınca okulu öne sürdüm; o zamanlar lisede başörtüsü yasaktı. Yaz tatillerinde kapanmaya başladım. Bu sefer de çevremden ‘Bir kapanıp bir açılıyorsun’ diye tepki almaya başladım.

Ne yalan söyleyeyim annem hep arkamda durdu. Giymek istediğim şeyi giymemi, yapmak istediğim şeyi yapmamı, gitmek istediğim yere gitmemi söylerdi. İleride bir daha bu yaşa gelemeyeceğimi ve içimden ne geliyorsa yapmamı söylerdi. Çünkü o yapamamıştı ve içinde kalmıştı. Benim de onun gibi olmamı istemiyordu.

Ama üniversiteye geçince iş değişti. Babam artık kesin bir şekilde kapanmamı söyledi. Ben de itiraz edemedim. Önümde bir engel de yoktu, söyleyebileceğim bir bahane de. Hatta o zamanlar üniversiteye gidince açılıp eve gelirken kapanırım diye düşünüyordum. Ama sonra kapanmamın gerekli olduğunu, zaten kapanacağımı, bunun neden sonra değil de şimdi olmaması gerektiğini düşündüm ve tamamen kapandım. Çok zorlandım, ben bu insan değildim ama babamı da kırmak istemiyordum. Normalde başka konularda bu kadar katı değildi; istediğim yere gider, istediğimi yapar ve hatta erkek arkadaşım olduğunu söylediğimde bile bunu anlayışla karşılardı. Ama neden başörtüsü konusunda çok kesin çizgileri vardı. Üniversite bitti ve eve geldim. İş bulma konusunda çok sıkıntı çektim. İş başvurusu için aradığım yerlerde önce ‘Tesettürlü müsünüz?’ diye soru yöneltiliyordu. Kendime ‘En sonunda açılacağım bu ne ya’ diyordum. Ama neyse ki kafama göre bir yer bulmuştum. Bu arada 21 yaşında bir erkek kardeşim var. Liseyi bırakıp kendi isteğiyle Kuran kursuna gitti ve hafız oldu. Sonrasında sınavlara girdi ve imam olarak atandı. Bir gün kız arkadaşını bize gösterdi ama kız açıktı. Hafız birinin açık kız arkadaşı olabilir miydi? Kardeşim de olsa şaşırmıştım. O gün ‘Ben açılsam ne dersin’ demiştim. ‘Ne diyebilirim ki ben’ dedi. Gerçekten mi, dedim. ‘Evet, neden karışayım ki hiçbir şey diyemem’ dedi. Sonra ben bu konunun üzerine daha çok düşünmeye başladım. Şu anki görüntümle hiçbir alakam yoktu. Psikoloğa ve terapilere gidiyordum. Hiçbir şeyden mutlu olmuyordum, hayattan hiçbir şekilde bir beklentim kalmamıştı. Doktor anksiyete tanısı koymuştu. Kardeşimle bu konuyu konuşunca da artık açılmayı daha çok düşünmeye başladım. Düşünmeye başlayınca bu konu anksiyeteyle birlikte kişilik bozukluğuna da yol açmaya başladı. Ağlama krizlerim çoğaldı. İnsanlarla iletişimim yok denecek kadar azaldı. Şimdi açılsam ne olur, aileme nasıl açıklarım, çevremdekilerden nasıl bir tepki alırım, beni tanıyan insanlar hakkımda ne düşünür diye kendimi bitiriyorum. Ama biliyorum ki ben bunu yapmazsam içimdeki kişilik de beni bitirecek. Aileme anlatmak için doğru zamanı bekliyorum. Umarım çok uzun sürmez ve kendime daha fazla zarar vermeden bunu açıklayabilirim. Açıkladığımda 1-2 ay şehir dışına gitmeyi düşünüyorum. Hem yeni kendime alışmak, hem de ailemin bu durumu hazmedebilmeleri için gereken zaman sebebiyle. Sanırım biraz uzun oldu ama içimdeki her şeyi anlatabileceğim bir platform bulduğum için mutlu oldum. Şimdiden teşekkürler…

**Yazıyla beraber paylaştığımız görselin kime ait olduğunu bulamadık. Biliyorsanız kaynağıyla beraber yorum bırakabilirsiniz.

Comments (3)

  1. Sinem Serenli

    Üniversitede artık gücü ele almamanın hiç mazereti yoktur. Üniversiteli babam annem diyorsa o zaman kapanmaktan açılmaktan biraz daha büyük sorunu var demektir.

  2. Sinem Hanım bir psikolog olarak diyebilirim ki hiç de öyle değil. Öyle durumlar olur ki, öyle yumuşak karnınızdır ki 50 yaşında profesör de olmuş olsanız anne babanızın dedikleri şeyler aldığınız kararları etkileyebilir. Umarım yazan arkadaşımız en yakın zamanda kıvranmalı dönemini atlatabilir. Bu arada sadece karar almak bile çok takdir edilmesi gereken bir şey bence.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir