Aileme ”Ben buyum, fikirlerim bu, beni kabul edin” diyemiyorum.

Merhabalar.

Galiba benim hikayem dramatik başlayıp mutlu sonla bitenlerden. Yani öyle olmasını umuyorum. Kendi çaplarında muhafazakar sayılabilecek bir ailem var. Çok küçük yaşta kapandım. Tüm arkadaş çevrem böyleydi, zaten ailem de küçüklüğümden beri ”vakti gelince” kapanmam gerektiğini türlü şekillerle beynime sokuyordu. Etrafımdaki herkes böyleydi. Ablam, akrabalarım, muhatap olduğum neredeyse tüm arkadaşlarım. Başlarda hiç zorlanmadım. Çok normal bir şeydi. Asıl garip olan açık olmaktı sanki. Kapandıktan sonra ailemin bana davranışı bile değişmişti. Biricik kızları olmuştum. Çok hoşuma gitmişti. İstedikleri okula gittim.

Şu an din konusunda beyin yıkamaktan başka bir şey yapmadıklarını düşündüğüm bir yurtta 2 yıl kaldım. Her şey onlar istiyor diyeydi, beni daha çok sevsinler diyeydi. Her şey çok güzeldi. Daha sonra benim tabirimle yeniden doğdum.

Düşünmemizin yasak olduğu bir ortamda düşünmeye, okumaya, sorgulamaya başladım. Çünkü bana öğrettikleri dini ne vicdanım ne de aklım alıyordu. Okudukça okudum, sorguladıkça sorguladım, gerçeğin bu olmadığı kanaatine vardım. Yaptığım şeylerin neredeyse hepsinin yanlış ve boşa olduğunu fark ettim. Sabahları tatlı uykumdan uyanıp anlamını bile bilmediğim dualarla kıldığım namaz boşaymış, sıcak havalarda başımdaki örtüyle boşa terlemişim, imkanım varken yapmadığım her şey anlamsızmış. İnandığım din ”Kendinize zulmetmeyin.” dediği halde kendime zulmetmişim. Bunları sindirmem aylarımı aldı. Ama gerçeklerden kaçamadım. Babam cahil bir adam değildi, ona din konusunda kafamdaki soruları açtıkça bana kendisinin bile inanmadığı bahanelerle gelmeye başladı. Kendisi de tamamen inanmıyor; görüyorum, ama yaşadığım 4-5 yılın yanlış olduğunu kabullenmem benim bile aylarımı aldı. Onun koca ömrünü yalanlarla geçirmiş oluşunu kabullenememesini anlıyorum. Annem dünyanın en ”Ay el âlem ne der?”ci insanı. Onunla bunları konuştuğumda çocuğum dinden çıktı diye düşünüp üzülüyor. Kafamdakileri onlara açamıyorum. Sırf birileri istediği için inanmadığım bir şeye inanıyormuş gibi davranamam. Bu kendime ihanet etmekten, kendi fikirlerimi aşağılamaktan başka bir şey değil bana göre.

Aileme ”Ben buyum, fikirlerim bu, beni kabul edin” diyemiyorum.

Onların yanından başka kalacak yerim yok, para kazanmıyorum, henüz kendime bakamıyorum. Onlara mecbur olmak bana çok ağır geliyor. Bundan daha ağır gelen tek şey ise inanmadığım bir şekilde yaşamak fikri. Bu bana çok korkunç geliyor. Bir ömrü böyle heba etmek, inanmadığım biri olmak. Her dışarı çıktığımda gördüğüm herkese ”Bu aslında ben değilim” demek istiyordum. Çünkü ben aslında bu değildim ve böyle devam edemezdim.

Üniversiteye geçtim, çok uzak bir şehir seçtim kendime, tanıdığım kimsenin olmadığı ve gelemeyeceği. Annemler beni yurda bıraktı, onlar gider gitmez açıldım. Aynı gün, bir güne bile tahammülüm kalmamış artık. Şu an çok mutluyum. Gerçekten mutluyum. Aileme de haber vereceğim ama yavaş yavaş. Bir süre sorunsuz, savaşsız ve ben gibi yaşamak istiyorum. Yıllar sonra ilk defa kendimmiş gibi hissediyorum.

**Yazıyla beraber paylaştığımız görselin kime ait olduğunu bulamadık. Biliyorsanız kaynağıyla beraber yorum bırakabilirsiniz.

Comment (1)

  1. M. Gokturk

    Kutluyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir