‘Bir tek sen açıksın’ bakışı…

O kadar sindirilmiştim ki sonunda kapandım ve kendimce kurtulmuştum.

İçimden gizli bir ses hep daha ağır bir insan olmam gerektiğini söylüyordu, bense çılgın olmak istiyordum… İki farklı ben oldu sonuç olarak.

18 yaşında kapandım. Tam 7 sene…

Bu kararı almak için çok erkendi. Kişiliğim oturmaya başlayınca aynada gördüğüm kişi ve ben çok farklıydık. İş arayışına girdim, türban önüme engel olarak çıktı. Ev hanımı olamazdım; çok zor kazanılan bir bölümü bitirdim. İşe girmek için açıldım ama annemin baskıları yüzünden sadece iş yerinde açıktım.

Düşünsenize…

25 yaşında bir kadın, her gün evden kapalı çıkıyor, sokakta başkalarına yakalanmadan açılmak için fırsat kolluyor, çünkü işyerinde kimse kapalı olduğunu bilmiyor, akşam da sokak ortasında kapanacak kuytu köşeler arıyor… Bunu sadece annemin şekeri tansiyonu çıkmasın diye yapıyordum ama her gün yerin dibine giriyordum. Bu süreçte bir adamla tanıştım. Beni tanışmamızda kapalı olarak gördüğü için onun yanına yani il dışına giderken de kapanıyordum. O benim açık çalıştığımı bilmiyordu, utandım söyleyemedim.

Sonra yurt dışına gidip dil eğitimi almak için işten çıktım, işe gittiğim son gün iş arkadaşımla otobüste denk geldik, mecbur selam verdim.

‘’Sen kapalı mıydın, her gün kapanıp açılıyor musun?’’ dedi… Hatırlamak dahi istemiyorum.

Neyse derken yurt dışına gittim. Sevgilim her gün benden fotoğraf beklediği için yine kapalıydım çünkü beni kapalı biliyordu. O kadar nefret etmiştim ki artık, tüm türbanlarımı yakmak istedim. 4 ay süren yurt dışı programından gelmeden önce sevgilime türban yüzünden işe giremediğimi söyledim ve ispatladım. Bana saygı duydu, bu en büyük şansımdı. Çünkü onu çok seviyorum, açılmak için ondan vazgeçemezdim ve bunu yapmasaydım onunla beraber, kapalı olduğum için mutsuz bir hayat yaşayacaktım.

Döndüm ve bu adımı onunla birlikte attık. Annem çok bağırdı çağırdı ama artık umursamıyordum çünkü sindirilmekten bıkmıştım. Bir kapalı bir açık olmak zorunda kalmasaydım asla yapmazdım ama şu iki sebep; sevdiğimi kaybetmek, annemin kriz geçirmesine sebep olmamak…

Yine de yapmamalıydın diyenler olacaktır tabii ama o psikolojiyle insan bunu yapmak zorunda kalıyor. Beni daha önce defalarca kapalı olarak gören kayınvalidem, kayınpederim, kayınbiraderim de eminim şok olmuşlardır ama yorum yapmadılar. Sonra istemeye geldiler; söz, nişan, nikah, düğün… Hepsini yaptık. En sonunda herkes kabullendi bu durumu.

Bu adımı attıktan sonra hiç eğilmedim, hep dik durdum. 600 kişilik Facebook ve İnstagram hesabıma mutlu anlarımızın 2 günde bir fotoğrafını koyuyorum. İsteyen istediği kadar eleştirsin.

Artık özgürüm…

(Görsel: Selma Gürbüz)

Comments (3)

  1. M. Gokturk

    Kutluyorum kizim.

  2. sibel kara

    Hayat biriciktir ve sahibi de tektir. Ne anne ne baba ne sevgili ne komşu ne arkadaş ve hatta nede evlat biricik hayatınızın sahibi değildir. Daha ötesi ortağı da hiç değildir. Sevginiz bir lütuftur hayatına ortak etmez kimseyi.

  3. Açılmak Özgürlük mü?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir