Annem “Namaz kılma, oruç tutma ama başörtünü çıkarma” demeye başlamıştı.

Merhaba. Ben de yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum, belki birine dokunur diye. Çünkü yalnız olduğum o dönemde böyle bir platform var olsaydı, eminim her hikayeyi okumuş olurdum.

Ben kapanmaya karar verdiğim gün korkunç bir sözlü tacize uğramıştım.

Bir erkek grubunun 15 yaşındaki bir kızın üzerine yürümesi ve kızın giyiminden dolayı kendini suçlamasının hayatını değiştiren sonucu: Örtünmek.

3-5 erkek laflarıyla bir kızın 8 sene kendini kapatmasına sebep olabilir mi? Çünkü “Kapalı olsaydı laf atmazlardı, taciz etmezlerdi, Allah onu öyle giyindiği için uyarıyordu”… Felaket bir ortamda yaşıyoruz. Çocukken bile şort giydirilmemiş küçük bir genç kız olarak ben de bu tutucu zihniyetin etkisinde kalmıştım.

Ne olduysa 2 sene önce sorgulamaya başlamamla oldu. Başörtüsünü katı bir şekilde savunduğum 8 senenin ardından başımı açmaya karar verdim. Önce bir süre kendimi dine adadım; dini dayanakların yaptırımlarını yoğun şekilde araştırdım. Tatmin olmadım, daha çok okudum. Aylarca tefsir, ilmihal dersleri aldım. Hocama saatlerce soru soruyordum. Çok açık görüşlü bir kadındı, İngilizcesi çok iyiydi, 2 üniversite bitirmişti. Bunun yanında gençti, akıllıydı, başarılıydı. Beni çok etkilemişti ama bir şey eksikti.

Çoğu sorum “Bazı şeyler bizim idrakimizi aşar’’ şeklinde cevapsız sonuçlanıyordu. İdrakimizi aşan şeylerden neden sorumluyduk?

Örtünmenin bir ‘emir’ olduğuna inanıyordum. Araştırınca önce örtünün, İslam’ın önceliği olmadığını öğrendim, yalnızca tavsiye ediliyordu. Sonra ailemi yokladım, cümlelerimin arasına birkaç kere bir gün açılabileceğimi sıkıştırdım. Annem ayılıp bayılıyordu, beni aşağılıyordu. Ben 8 yıl önce kapanmak istediğimde dediğimde “Emin misin?” diye beni sorgulayan kadın neredeydi? Kendi egosunun, muhafazakar çevresinin kuklası olmuştu. Onlara ne derdi? Hem rezil olurdu. “Namaz kılma, oruç tutma ama şunu çıkarma” demeye başlamıştı. “Başımı senin için kapatıyorum ama!” dediğimde “Olsun, yine de yap” diyordu… Bu nasıl bir Müslümanlıktı? Kendi dininin direği ‘namazı’ örtüden daha gereksiz görüyordu. Ben açarsam kardeşim de benden cesaret alır başını açarmış, açmayıp ona örnek olmalıymışım. Çok başarılı olduğum için örnek bir kapalıymışım, başımı açtığımda başarılarımın bir anlamı kalmayacakmış… Anlamını yitirmiş bir örtünün altında sırf ‘örnek olmak’ için bir ömür geçer miydi? Bu süreçte babam ‘’Evlendikten sonra istediğini yap ama evlenene kadar bekle” diyordu. Çünkü evlendikten sonra benden kocam sorumlu olacaktı. Ben bir birey değildim, özgür iradem yoktu. Ruhumun çekildiğini hatırlıyorum, beni anlayan kimse yoktu. Ailemin evinde sorguladığım konuları açacak olsam bir ucube gibi muamele görüyordum. Ailenin hastalıklı düşünceli, utanılan çocuğu… Hayatıma bakıyordum, başarılıydım, iyi bir mesleğim vardı, ilk işime 22 yaşımda yüksek bir maaş alarak başlamıştım. 8 ay olmuştu, yalnız yaşıyordum. Ama ailemin yanında ezik, günahkar, acınası biri gibi hissediyordum. Neden hala kendi bedenimde hapis yaşıyordum? 1.5 sene kendime bakmadan, özgüvensiz, huzursuz ve depresif bir şekilde yaşadım. Aynaya bakıp saatlerce ağladığım için taşındığım eve ayna almamıştım. Tamamen asosyal olmuştum, yaşamaya dair ümidim kalmamıştı.

Bu yaz birkaç aylığına yurtdışına çıkacağım kesinleşince karar verdim; gidince istediğim gibi yaşayacaktım. Ailemin tüm bu yaptırımları, beni onlardan çok uzaklaştırmıştı. Gitmeme 1 ay kala düşündüm, neden daha önce yapmıyordum? Döndüğümde açıklama telaşına düşmektense gitmeden yapsaydım ya. Gitmeden açtım başımı, özgür olmayı hak ediyordum. Ailem beni neredeyse reddetti. Psikolojik tedavi gören annem kendini öldürmekle, beni gördüğü yerde saçlarımı kesmekle tehdit etti. Kız kardeşim bana sırtını döndü. Ama bunları göze almıştım. Çünkü istediğim tek şey artık aynaya gönül rahatlığıyla bakabilmek, hayata biraz olsun ümitle tutunabilmekti. Şimdi çok mutluyum, kendimi gerçekleştirmiş hissediyorum.

Yaşamınız üzerinde kimsenin söz hakkına sahip olmasına izin vermeyin.

**Yazıyla beraber paylaştığımız görselin kime ait olduğunu bulamadık. Biliyorsanız kaynağıyla beraber yorum bırakabilirsiniz.

Comments (6)

  1. Özgürlük Emek İster (Bulutsuzluk Özlemi)

    Aç güzelim saçını
    Savursun rüzgar
    Aç güzelim saçını
    Güneş parıldatsın
    Aç güzelim saçını
    Yağmur ıslatsın
    Dökülsün damlalar
    Tellerinden
    Biliyorum seni saran o çemberi
    Biliyorum özgürlük emek ister…

  2. Kadının saçından tahrik olabilecek bir erkek, normal midir? Örtününce kadını otamatikman namuslu yapan zihin normal midir?
    Ailenin yaptıkları insanın aidiyet ihtiyacından kaynaklanıyor. Onlar yaşadıkları topluma ve onun kurallarına ait olduklarında kendilerini birey olarak görüyorlar. Oysa insan olmanın ilk kualıdır, tek başına da var olabilmek.
    Sen “Ben tek başıma kalsam da ben, benim.” diyecek kadar zeki ve bu kararını uygulacak kadar cessursun.

  3. Annem “Namaz kılma, oruç tutma ama başörtünü çıkarma,” demeye başlamıştı.

    Bu yaygin bir tutum malesef. Cunku basortusu hem bir simge hem de bir mesruiyet saglayicisi konumunda, toplumun onemli bir kesimi icin.

    Hal ve tavirlariyla “namussuz” ya da “ahlaksiz” olarak yaftalanabilecek birisi basortusu takiyor ise bu yaftalanmadan kurtuluyor cogu zaman.

    Erkek egemen ve bireye bakisi sorunlu bir toplum oldugumuzu kabul etmemiz lazim.

    Mucadelenize saygilarimla,

  4. Tesettürün sadece tavsiye olduğu hangi kaynakta geçmekte? Şahsen göremediğim için merak ettim.

  5. Meryem usta

    umarım şimdi çok mutlusundur. Bir gün ben de buraya başarı hikayemi yazacağım hepinize söz veriyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir